Tamam film izlemek zevk alarak yaptığım şeylerin önde gelenlerindendir. Ama onlarca tanıdığım gibi festival filmlerinden, yönetmenin pskolojisinden, loş ışıkla çekilmiş sigara dumanı sahnesinin karakter üzerindeki etkisinden yüzlerce edebi kelime kullanarak bahsedemem. Ama üç satırlık cümle yazabilirm. Evet. Neyse sadece film izlemeyi seviyorum. Çok basit bir fiille de tanımlayabiliyorum bunu yeri geldiği zaman. Bir saat elli üç dakika boyunca her şeyden uzaklaşmak... İnsana verilebilecek en güzel hediyedir, hele ki film içinde Emma Thompson'ı barındırıyorsa. (bu konuda deşilecek, merak edilmesin)
Oynat düğmesine basıldıktan itibaren saatlerin durması gerek ama. Kesinlikle bu olmalı. Durmadan usanmadan bıkmadan film izlemek istiyorsa birileri, ona bu şans bir sınırlama olmadan verilmeli. Gene diyorum, her zaman dedim günler 30 saat olmalı diye. Bir kişinin bile kalkıp itiraz edeceğini zannetmiyorum. İnsan vücudunun gereksinimleri ve normal hayat düzenindeki saatler aynı kaldıktan sonra. Zaman önemli. The Hours. O da canımdan can alan en güzel üçüncü filmimizdir. Hakim olamıyorum gördüğünüz gibi saplantılı beğenilerime. J'adore...
Ayrıca soundtrack denilen şeyler çok mühimdir. Başlangıçta sadece göze hitap eden şeyler dediğim için soundtrack arşivimin bana çok pis bakışlar attığını hissettim. Soundtrack -film müzikleri- dediğimiz yegane parçalar size sadece filmin ya da dizinin o sahnesini hatırlatacak dinletiler olmamalıdırlar. Sahneyi gördüğünüz anda o müzik aklınıza gelmeli. Ben de iyi bir film müziğini ancak böyle ayırt edebilirm.
Her neyse konu inanılmaz genişliyor. Gerçekten anlatılacak çok şey var. Ama sırası olmalı hepsinin sanki. Öyle olması da gerekmiyor halbuki ama çok fazla konu ve bir o kadar da fazla ayrıntı olunca düşüncelerin en net bu şekilde belirtilebilir olduğuna inanmaktayım. Edebiyatın da dibine vurmaktayım.
ooorövuğaaa
Oynat düğmesine basıldıktan itibaren saatlerin durması gerek ama. Kesinlikle bu olmalı. Durmadan usanmadan bıkmadan film izlemek istiyorsa birileri, ona bu şans bir sınırlama olmadan verilmeli. Gene diyorum, her zaman dedim günler 30 saat olmalı diye. Bir kişinin bile kalkıp itiraz edeceğini zannetmiyorum. İnsan vücudunun gereksinimleri ve normal hayat düzenindeki saatler aynı kaldıktan sonra. Zaman önemli. The Hours. O da canımdan can alan en güzel üçüncü filmimizdir. Hakim olamıyorum gördüğünüz gibi saplantılı beğenilerime. J'adore...
Ayrıca soundtrack denilen şeyler çok mühimdir. Başlangıçta sadece göze hitap eden şeyler dediğim için soundtrack arşivimin bana çok pis bakışlar attığını hissettim. Soundtrack -film müzikleri- dediğimiz yegane parçalar size sadece filmin ya da dizinin o sahnesini hatırlatacak dinletiler olmamalıdırlar. Sahneyi gördüğünüz anda o müzik aklınıza gelmeli. Ben de iyi bir film müziğini ancak böyle ayırt edebilirm.
Her neyse konu inanılmaz genişliyor. Gerçekten anlatılacak çok şey var. Ama sırası olmalı hepsinin sanki. Öyle olması da gerekmiyor halbuki ama çok fazla konu ve bir o kadar da fazla ayrıntı olunca düşüncelerin en net bu şekilde belirtilebilir olduğuna inanmaktayım. Edebiyatın da dibine vurmaktayım.
ooorövuğaaa
No Response to "saatler"
Yorum Gönder